Dünya bir ateş topu. Bizler ise o ateş topunun içinde birer kıvılcım. Kimimiz harlıyoruz o ateşi, kiminiz ise bir esintiye kapılıp ayrılıyoruz ayeşin gövdesinden. Kiminiz büyütüyoruz o ateşi, kimimiz ise ufaltıyoruz. Ama her zaman, hepimiz şunu unutuyoruz. Ne kadar büyütsek de ateşi, bir gün odunumuz bitecek. O ateş sönecek. Ve o ateşten küller kalacak sadece geriye…

İnsan da böyledir işte. Sevgisiyle,öfkesiyle, inançlarıyla, hırslarıyla, istekleri ile büyür. Ya da tam tersi gelir başına, küçülür gider. “Azı karar, çoğu zarar.” demiş ya atalarımız. Hayat tam olarak budur işte. Her şeyin fazlası zarar. Sevginin de, öfkenin de, hırsın da,isteklernde. İnsan bir yerde durmayı bilmeli. Bir soluk alıp, bir es vermeli. Dinlenmeli. Ruhunu dinlemeli. Ben köy çocuğuyum. Toprak neden nadasa bırakılır bilir misiniz? İçindeki nemi tutsun, bünyesindeki besin değerini arttırsın, yabani otları kurusun diye. Tam anlamıyla bir nefes alsın, arınsın ki bir sonraki seneye sürgün daha iyi yetişsin diye.

İnsan zihnininde bir arınmaya, ruhunu dinlemeye, bir soluk almaya ihtiyacı vardır. Olumsuzlukları kenara bırakıp, heybesine güzellikleri sırtlanıp yola düşüp yürümeye ihtiyacı vardır. Dünün yası düne, yeni günün umudu bugüne kalmalıdır. Saksısını kökleriyle dolduran çiçeğin yeni bir toprağa ihtiyacı olduğu gibi, keder ve elemle dolup taşan çorak gönüllerimizin de yeniden yeşermesi gerek. Umudumuzun diri kalması, neşemizin artması gerek. Aşırıya kaçmadan ölçülü olmamız gerek. Saygılı olmamaız gerek. Kıymet ve emek vermeyi bilmemiz gerek. Dünyalık heveslerden, geçici olan her şeyden arınmak gerek. Her şeyin özünü görmek gerek. Saf olmak gerek. Saf olanı arayıp bulmak gerek…

Bu dünyaya geldik bir kere. Ölüm hak. Yaşamımız ise gelip geçici. Nefesimiz, adımlarımız hep sayılı. Zaman eskimeye mahkum. Bugün ise yarına gebe. Evren boşluksuz. Gelin su gibi akıp giden ömrünüzdeki güzellikleri görün. Benliğinizi görün. Sizi seven size kıymet veren sevdiklerinizi görün. Sevginizi görün. Merhametinize, vicdanınıza dönün. Umut tohumlarınızı, neşenizi paylaşın. Kederinizi bölüşün, azaltın. Her günü zindana değil, bayram günlerine çevirin. Neşenizi paylaşın, çoğaltın. Asık suratlarınızı tedavülden kaldırın. Yerine tatlı dilinizi, gülüşünüzü, hoş sohbetinizi koyun. Elemi, kederi, üzüntüyü kendinize yasak edin. Sevinci dost edinin. Velhasıl-ı kelam, birbirinizin zamansız yağmuru olun dostlar. Sağlıcakla kalın…
Reblogged this on Ned Hamson's Second Line View of the News.
BeğenBeğen
Sıkıntılı bir süreçten geçtiğim şu günlerde sesiniz nefes oldu bana. yaşamak tam olarak bu ya, her koşulda ne olursa olsun umutla… Teşekkür ederim 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Zamansız yağmur olmak. Gönül topraklarımız hep yeşersin. Neşemiz ve umudumuz hep birlikte daim olsun inşallah 🌿😊
BeğenLiked by 1 kişi